Facebook

Twitter

Copyright 2018 AloraNet.
Tüm hakları saklıdır.

(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

Search

Menu

 

İş Hayatında Etik Değerlerin Önemi

İş Hayatında Etik Değerlerin Önemi

İş Hayatında Etik Değerlerin Önemi

Çağdaş, kurumsal yapısını oluşturmuş işletmelerde yöneticilerin öncelikli görevi kurum kültürleri içerisinde iş etik değerleri ve kodlarını oluşturmaları ve gözetmeleridir.

Kurumsal yöneticiler, etik kodlara sahip çıkmanın ve yapılandırmanın uzun vadede her zaman firmalarına değer ve itibar katacağı bilinciyle hareket ederler.

İş hayatında etik davranışların tanımı ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişkenlik gösterse de, küreselleşen dünyamızda bu değerler konusunda ortak evrensel paydalar hızla oluşmaktadır.

İş hayatında etik değerleri oluşturan normların başında, iş yaptığımız birey ve kurumlara, müşterilerimize ve topluma karşı kurumumuzu, mali yapımızı, ürün ve hizmetlerimizi doğru tanımlamamız, verdiğimiz sözleri yerine getirmemiz, yani dürüst ve güvenilir olmamız gelmektedir.

Etik değerlerin diğer önemli bir normunu ise; iş yapılan kurumların ve müşterilerimizin satın alma kararlarını alırken özel çıkarlar vaad ve temin edilerek yönlendirilmemesi, çıkar çatışmalarından kaçınılması oluşturmaktadır.

İş yapılan kurum ve müşterilerin bu tür iş etiği dışı davranışlar ile etki altına alınması ancak kısa vadeli ve haksız kazançlar getirebilir.

Oysa iş yapma kararlarında gerçek iş kriterlerini, yani fiyat, performans, ihtiyaçların karşılanması benzeri değerlendirmeleri göz önüne alarak, karar veren iş ortakları, tedarikçi ve müşterilerimiz, ürün ve hizmetlerimizle tatmin olacak ve bize sadakatle bağlanabileceklerdir.

Gerçek ve uzun vadeli karşılıklı işbirliği ve kazancın böyle elde edileceği açıktır. Bu aynı zamanda, geçmişte ticarette iyi ahlak ve doğruluğu temel alan “Ahilik” geleneğimizin de özünü oluşturmaktadır.

İş kararlarını etkileyen etik dışı davranışlar genellikle şahsi menfaatler sağlanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Rüşvet veya yolsuzluk şeklinde gerçekleşen bu etik dışı olgunun yanında, iş kararlarını çıkar sağlayarak etkilemenin başka yolları da vardır. Karşı tarafa pahada ağır hediye vermeyi, daha iyi koşullarla kendi firmasında iş önermeyi, şahsi menfaate veya kullanıma yönelik bedelsiz veya değerinin çok altında fiyatlarla ürün temin etmeyi bunlara örnek gösterebiliriz.

Kuruluşun uzun vadede sağlıklı yaşayabilmesi için en önemli kaynakları olan güvenilirlik ve dürüstlük algılamasına bu tür etik dışı davranışlar ürkütücü bir risk oluşturmaktadır.

Bir kez dahi, bir tek çalışanın buna yönelmiş veya meydan vermiş olması, piyasada hakkımızda duyulacak tek bir etik dışı davranış bile, yılların emeğini, yatırımlarını ve kurumumuzun marka değerini bir anda silip götürebilecektir.

Gerek dünyada, gerekse ülkemizde bu korkunç maliyetle yüzyüze kalan birçok birey ve kuruluşu, bu tür örnek yıkımları kolaylıkla hatırlayabiliriz.

Bu nedenle iş etiği değerlerini örgüt kültürü içinde bilinçlenme sağlayarak etkin bir şekilde aşılamak ve sürekli gözetmek yöneticilerin başta gelen görevleri arasındadır.

Çalışanların bu yönde sürekli eğitilmesi ve uyanık tutulması, onlara bu konuda liderlik yapılması ve rol modeli olunması elzemdir.

Bu eğitimlerin özellikle çalışanların etik dışı davranışları nasıl algılayacakları ve kaçınabilecekleri yönünde pratik, örnek vaka çözümleriyle desteklenmesi ve yoğunlaştırılması gerekmektedir.

Ayrıca kurum içinde temel değerleri ve iş etiği prensiplerini sahiplenecek, bu konuda çalışanlara rehberlik edecek, bu tür etik dışı durumların bildirileceği veya konunun etik dışı davranış oluşturup oluşturmadığı yönünde danışmanlık alınacağı birimler oluşturulması etik değerlerin kurum içinde sahiplenilmesi ve yaşatılması açısından zorunludur.

İş davranışlarımızın etik dışı olup olmayacağını, kurum çalışanları olarak önceden kendimize yöneltebileceğimiz “Yaptığım doğru, adil ve yasal mıdır?”, “Bu davranışım kuruluşumun temel değerleri ile örtüşmekte midir?”, “Bu yaptığımı rahatlıkla arkadaşlarımla paylaşabilir miyim?”, “Bu yaptığımız basında haber olsa ne tepki alırdık?”, “Bu davranışımızdan kimler, nasıl haksız zarar görebilir?” sorularıyla test edebiliriz.

Öte yandan çalışanlarımızın kendilerinin etik dışı davranışlarda bulunmamaları da tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda karşı tarafın etik dışı davranışlarının da algılanması ve bunlara alet olunmaması gerekir.

Yine kurum olarak tedarikçilerimizin, iş ortaklarımızın, müşterilerimizin de etik standartlar içinde çalışmalarını sorgulamalı, desteklemeli, bu konuda titiz ve seçici davranmalıyız.

Kurum kültürü içerisinde etik değerleri aşılarken, kurumumuzu özellikle birtakım kalıplaşmış, yanlış anlayışlardan da uzak tutmamız gerekmektedir. Çalışanlarımız veya iş yaptığımız kişi ve kuruluşlar: “Bunu herkes yapıyor, ayakta kalabilmemiz, yaşayabilmemiz için bizim de yapmamız lazım”, “İşler başka türlü yürümüyor, yoksa iş alamayız”, “Kuralı bir kere delmekle bir zarar gelmez”, “Yazıya çiziye dökmeyiz olur biter” sözleriyle karşımıza çıkabilirler.

Bu savlarla gelenlere, sürekli, uzun vadedeki yararı, iş hayatındaki en önemli sermayeyi, “Dürüstlük” ve “Güvenilirlik” düsturları ile pekişecek olan “İtibar” kavramını hatırlatmalıyız.

Adnan B: Erdoğmuş Ağustos, 2011