Facebook

Twitter

Copyright 2018 AloraNet.
Tüm hakları saklıdır.

(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

Search

Menu

 

Temel Arabuluculuk Modelleri

Temel Arabuluculuk Modelleri

Bilindiği üzere, arabuluculuk, tarafsız üçüncü kişinin yardım ettiği bir çeşit kolaylaştırılmış müzakeredir. Arabuluculuğun temel ilkeleri, devlet yargısına alternatif olması, tarafsız üçüncü kişinin mevcudiyeti, bağlayıcı bir karar verilememesi, gönüllük, geleceğe odaklılık, yetkinin taraflardan alınması ve kural olarak gizli olmasıdır.

Klasik bir arabuluculukta, arabuluculuk süreci üç bölümde incelenebilir:

1. İlki, anlatma ve dinlemenin gerçekleştiği açılış oturumudur.
2. Diğeri, müzakereleri kolaylaştırmak veya ortak oturumlarda elde edilmesi mümkün olmayan bilgilere erişmek için kullanılan özel oturumlardır. Özel oturumlar, müzakerelerin daha sağlıklı ilerlemesi için, açılış oturumunu takip eden aşamada, diğer tarafın bilinçli olarak hariç bırakıldığı görüşmelerdir.
3. Üçüncü asama, bütün tarafların yer aldığı, pazarlıkların ve anlaşmanın hazırlandığı ortak oturumlardır.

Başarılı bir arabuluculuk için kesin kurallar yoktur. Ancak, iletişim, bilgi edinme, uyuşmazlığa doğru bakma, anlaşma ve düzen sağlama gibi bazı taktiklerin kullanılması ile başarının arttığı gözlenmiştir.

I. MÜZAKERE KAVRAMI

Yalnız arabuluculuk değil, diğer bütün anlaşmaya dayalı alternatif uyuşmazlık çözüm yolları temelde müzakereye dayanır. Müzakere, elde etmek istediğimiz bir şey üzerinde, başka birinin bunu elde edip edemeyeceğimiz veya ne şekilde elde edebileceğimiz hakkında söz sahibi olduğu konumda, ortak bir karar vermek için yapılan karşılıklı iletişimdir [1]. En kısa tanımıyla müzakere, bir konuyu görüşmek, üzerinde düşünüp tartışmaktır [2].

1. Müzakere Teorileri

♦ Dağıtıcı (zero-sum/distributive): Bir taraf için anlaşma şartlarında iyileşme, mutlaka diğer taraf için anlaşma şartlarında kötüleşme anlamına gelir. Yani, ortada paylaşılması gereken bir pasta vardır. Bir tarafın büyük bir dilim alması, diğer tarafın diliminin küçülmesine sebep olacaktır.

♦ Bütünleyici (positivesum/integrative): Her iki taraf için daha iyi olabilecek çözüm yolları üzerinde durulur. Yani taraflar paylaşmak istedikleri pastayı büyütmenin yollarını ararlar.

Örneğin, Müzakerenin konusu sadece aleyhinde hak iddia edilen kişinin ödeyeceği para ise, bu durumda dağıtıcı bir müzakere gerçekleşir. İddia sahibi ne kadar az alırsa, karsı taraf o kadar fazla almış olur veya iddia sahibi ne kadar fazla alırsa, karsı taraf o kadar az almış olur. Müzakere konularının içine para yanında bir de ödeme zamanını eklersek ve ikisini aynı anda müzakere konusu yaparsak, o zaman farklı seçenekler karsımıza çıkar. Yani 25.000 TL üzerinde anlaşılıp bunun hemen ödenmesinin veya 30.000 TL olarak 6 ay sonra ödenmesi hâlinde, her iki tarafın da lehine olan ve önceki anlaşma şartlarına göre daha iyi bir seçenek üretilmiş olur.

2. Arabuluculuk Müzakere Yaklaşımları

Müzakere yaklaşımları içinde hangisinin daha iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu durum; konu, şartlar, tarafların beklentileri, kişilikleri, çıkarları ve pazarlık bilgileri, müzakereye dahil olan kişi ve konuların sayısına göre değişir [3]. Arabulucunun etkili olabilmesi ve gereken şekilde müdahale edebilmesi için, müzakere türlerini, bunların özelliklerini ve uygulayıcılarının davranışlarını tanıması önemlidir.

♦ Mücadeleci: Her zaman uygun olmamakla birlikte, pek çok kişi müzakereler esnasında isteyerek veya farkında olmadan mücadeleci davranışlara girebilir. Adından da anlaşılacağı üzere, burada tarafların amacı veya eğilimi mücadeledir. Bu yaklaşım, dağıtıcı müzakere temellidir; kişi, karsı tarafın aleyhine olarak kendi için en iyi olan çıkarı sağlamaya çalışır. Yani, tarafların açılıştaki konumu, müzakere sonunda elde edilebilecek şeylerin sınırlı kaynağını oluşturur. Mücadeleci yaklaşımın seçilmesinde genelde pek çok faktör rol oynar:

– Tarafların içinde bulundukları rekabet psikolojisi
– Karşı taraftan gelen mücadeleye karşı savunma stratejisi
– Karşı tarafa güven duyulmaması
– Taraflar arasında düşmanlık olması
– Taraflardan birinde durumu kontrol edebilecek bir pazarlık gücünün bulunması
– Karşı tarafın mücadeleci yöntemlere yatkın olduğunun bilinmesi
– Taraflar arasındaki ilişkinin gelecek açısından bir önemi olmaması

Genellikle sigorta ve benzeri hak talebi içeren uyuşmazlıklar ile göreceli olarak daha az deneyimi olan tarafla daha tecrübeli olan taraf arasındaki bir defalık ilişkilerde sıkça rastlanır [4]. Örneğin iki araba arasında bir kaza yaşandığı zaman, hasar gören aracın, diğer araca ait sigorta şirketi ile yaptığı pazarlık bu şekilde bir müzakere örneğidir. İki tarafın da ileride devam edecek bir ilişkisi yoktur. Sigorta şirketi mümkün olduğunca az ödemeye çalışırken, kazazede mümkün olan en yüksek miktarı elde etmeye çalışacaktır.

♦ İşbirlikçi: İşbirlikçi yaklaşım da dağıtıcı müzakere temellidir. Ancak, abartılı teklifler yerine, makul tekliflerin yer aldığı; kabullerin bencilce değil, isteyerek yapıldığı; eşit olmayan bir anlaşma yerine objektif olarak adil veya dürüst bir anlaşmanın hedeflendiği medenî bir müzakeredir. Müzakerelere sabit bir noktayla gelmekten ziyade, belirsiz, yumuşak ve islenebilir düşüncelerle gelinir.

İşbirlikçilerin en dikkat çeken yönü, müzakerecilerin pozisyonlardan ziyade temel isteklere yoğunlaşmalarıdır. Yöntem menfaati bunlardan biridir. Kişiler uyuşmazlıklarının adil bir ortamda çözümlenmesini isterler; bundan başka, hikayelerini ve duygularını anlatmak ve anlaşıldıklarını hissetmek isterler. Burada şüphesiz kişisel menfaatler de önemlidir. Bir uzman ve kişi olarak saygı görmek, maddî olarak güvende olmak ve geçmişte söyledikleri ve yaptıkları için ahlâk çevresinde tutarlı görülmek isterler.

İşbirlikçi yaklaşımın başarılı olabilmesi için, karsı tarafın da aynı tutum içinde olması gerekir. Aksi takdirde müzakere, bir işbirlikçinin, bir mücadelecinin saldırılarına maruz kalması ile sonuçlanır. Bu saldırılar, işbirlikçilerin ödün verdikleri halde karşılık alamamaları veya karsı tarafın bunu bir zayıflık olarak görmesiyle birlikte isteklerini yükseltmesi olarak karsımıza çıkabilir [5].

İşbirlikçi yöntemleri kullanan kişilerin, günün birinde mücadeleci teknik kullanan biriyle aynı masaya oturmaları muhakkaktır. Bu nedenle, ihtiyâtlı bir işbirlikçinin, belirgin ödünler vermeden önce bu konudan emin olması gerekir. Eğer diğer tarafın mücadeleci olduğu anlaşılırsa, hemen aynı yönteme geçilmelidir.

♦ Problem Çözücü: Bütünleyici (positive-sum) müzakereyi esas almakla birlikte her iki tarafın menfaatlerini ön plana çıkardığı için, menfaat temelli arabuluculuk (interest based mediation) olarak da adlandırılabilir. Ortada sabit bir pasta yoktur. Her iki tarafın çıkarlarına uygun bir çözüme bakılır. Amaç, tarafların çıkarlarını tatmin etmektir. Uyuşmazlık çözülmesi gereken bir sorundur; mücadele, savaş için bir sebep değildir.

Problem çözücüler için uyuşmazlık, ihtiyaç veya menfaatlerinin bağdaşmaması veya öyle görünmesi nedeniyle oluşan tatmin yokluğudur. Uyuşmazlığın çözümü, ilgili tüm tarafların ihtiyaçlarına cevap verebilecek çözümler bulabilmek ve genel tatmini sağlamakla mümkündür.

Sosyal hayatın tüm boyutlarında uygulama bulan bu anlayışa göre, insan toplumu, birbirinden tamamen farklı; eşit, fakat farklı isteklere sahip ve doğası gereği bu bireysel isteklerin tatminini isteyen bireylerden oluşur. En büyük değer, bireysel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Herkes eşit olduğu için, eşitliği korumak ve bireysel ihtiyaçların aynı anda tatminini sağlamakla bu değere en iyi şekilde hizmet edilebileceği düşünülmektedir [6].

Problem çözücü yaklaşım, özellikle üç şekilde arabuluculukta ortaya konulur:

1. Tarafların durumlarının genel değerlendirilmesi: Tarafların açılışta hikayelerini anlatmaya başlamaları ile arabulucu, çözülmesi veya dikkat çekilmesi gereken sorunları bulmaya ve bunları belirlemeye çalışır. Problem çözücülük, arabulucunun daha başlangıçta, tarafların katkısını gözlemleyebileceği bir model olusturur. Bireysel açıklamalara odaklanmak yerine, tarafların temel ihtiyaç ve menfaatleri ortaya çıkarılmaya çalışılır.

2. Anlaşma odaklı olunması: Mevcut verilere bakıldığı zaman, arabulucuların arabulma teknikleri, temel olarak tarafların problemlerini çözebilecek anlaşma şartlarının bulunmasına ve bunların kabul edilmesine yönelmiştir. Bu durum, problem çözücülükle uyum içindedir. Eğer arabulmanın amacı, tarafların problemlerini çözmek ise, arabulucuların anlaşmaya gidilmesini kolaylaştıracak arabulma teknikleri uygulamaları doğaldır. Anlaşmalar, çözümlerin oluşturulduğu konusunda somut kanıtlardır.

3. Problem olarak yaklaşılamayacak konuların görüşülmemesi: Arabulucunun, geçmişle ilgili ve taraflar arasındaki ilişkiyi ilgilendiren konuları dışarıda bırakmaya çalışması, arabuluculuğun gelecek odaklı olması ile uyum içindedir. Asıl hedef, somut problemeler ve çözümlerine ulaşmaktır. Bu, zaten problem çözücülük için de geçerli bir yaklaşımdır. Arabulucu, zor olan konuları, somut çözümleri olan problemler seklinde yeniden ifade etmeye çalışabilir. Fakat, bu yeniden ifadeye taraflar direnir veya yeniden ifade imkânsız hale gelirse, arabulucu o konuyu görüşmemek dışında bir seçeneğe sahip olmayabilir.

♦ İyileştirici: Taraflar arasındaki iletişim ve etkileşim temellidir. Bunun temelinde yatan düşünce şudur: Tarafların birbirleriyle saygı sınırları içinde ve yapıcı olarak iletişim kurmayı başarmaları sağlanmalıdır. Çünkü taraflar, anlaşmazlıkları ortadan kaldırabilecek ve uyuşmazlıkları daha iyi çözebilecek konumdadırlar. Bu nedenle, taraflar ilişkilerini geliştirmeleri ve daha iyi iletişim kurmaları için teşvik edilmektedir. İyileştirici müzakere, pek çok amaçla yapılabilir. İlişkilerin düzeltilmesi, barıştırma, iyileştirme veya etkilenmiş, zarar görmüş bir grup veya topluluğun sosyal değişimi ve düzeltilmesi amacıyla kullanılabilir.

II. TEMEL ARABULUCULUK MODELLERİ

Arabulucular farklı bakış açıları göz önünde bulundurulduğunda ve uyguladıkları temel arabuluculuk modelleri bir yana bırakılacak olursa, meslekle olan bağlantıları, izledikleri yaklaşımlar, arabuluculuk sırasında ne derece aktif oldukları ve müdahalelerinin derecesine göre çeşitli gruplara ayrılabilirler.

Arabulucular konulara bakış açıları, müdahaleleri ve bunları dile getirmeleri yönünden doktrinde farklı şekillerde ele alınmışlardır. Arabulucuların, bazen kendileri bile farkında olmasa da belli baskın tarzları vardır. Hatta tecrübeli arabulucuların pek çoğu, şartların gereğine göre tarzlarından bazen sapabilmektedirler. Uyuşmazlığa, tarafların ihtiyaçlarına ve kişiliklerine bağlı olmak üzere, mevcut soruna belli bir şekilde yaklaşacak arabulucu seçimi yapılabilmektedir.

♦ Kolaylaştırıcı Arabuluculuk (Faciliative Mediation)

Kolaylaştırıcı arabulucular, daha çok yöntem odaklıdır ve bütünleyici müzakereyi benimsemişlerdir. Arabulucu, yöntemi yürütmekle görevlidir, uyuşmazlık konusunda uzman olması gerekmez. Zira, uyuşmazlık konusundaki uzmanlıklarından ziyade, yöntem, iletişim becerileri ve taraflarla aralarında bir bağlantı olmaması nedeniyle seçilmektedirler [7].

Yani, bu arabulucuların sadece yöntemde uzman olması yeterlidir, bunun dışındaki konularda gerekli olursa dışarıdan uzman yardımına başvurulabilir.

Kolaylaştırıcı arabulucular, arabuluculuğun çıkarlar üzerine yoğunlaşması için, tarafların katılımını artırmaya ve bu oranda avukatların katılımını azaltmaya çalışırlar. Zira, taraflar, durumlarını ve önceliklerini avukatlarından ve arabulucudan daha iyi değerlendirebilirler.

Taraflar için, eğer aralarındaki ilişkilerin ileride devam etmesi öncelikli ise, kolaylaştırıcı arabuluculuk tercih edilmelidir. Yaratıcı ve geleceğe yönelik çözüm imkânları var ise, yine bu model düşünülmelidir.

♦ Değerlendirici Arabuluculuk (Evaluative Mediation)

Değerlendirici arabulucular, tarafların teknik bir sorunun halli için kendilerine geldiklerini düşünürler. Bunlar, tarafların çözüme ulaşmak için arabulucunun yardımını istediklerine, buna ihtiyaçları olduğuna ve kendi tecrübe, eğitim ve tarafsızlıkları ile bu amaca hizmet edebileceklerine inanırlar. Taraflarda, kim, kime, ne kadar ödeyecek veya X taşınmazını kim kullanacak gibi kazan/kaybet düşüncesine dayalı sorular hâkimdir. Olası bir mahkemenin tahmin edilen sonucu, arabuluculuk sürecine yön verir [8].

Değerlendirici arabulucular, daha çok probleme odaklıdırlar ve durum bunu gerektirmemiş olsa bile, tarafların duruma dağıtıcı (zero-sum) olarak yaklaşmalarına neden olurlar.

Bu modelde, genellikle hukukî alt yapısı olan arabulucular tercih edilir. Arabuluculuktan ziyade, uyuşmazlık konusunda en azından bir miktar uzmanlığın olması gereklidir. Değerlendirici arabuluculuğun asıl tercih edilme sebebi, tarafların önemli konular ve dosyanın esası hakkında tarafsız bir üçüncü kişinin bilgisinden yararlanmak istemeleridir.

Neticede, karmaşık ve teknik bilgilere muhtaç konularda, tarafların bir uzmanlığı olmadığı hallerde, değerlendirici arabulucular tercih edilir. Bunun yanında, arabuluculuğun zorunlu olması gibi, taraflarda bu konuda bir motivasyon eksikliği bulunması veya tarafların dosyanın hukukî içeriği ile ilgili gerçek dışı beklentiler içinde olması, yine bu modelin kullanılmasında etkili olur.

Değerlendirici arabuluculuğun en çok kullanıldığı diğer durumlar ise, tarafların arasındaki ilişkinin öncelikli olmadığı ve tarafların uyuşmazlık için hızlı bir çözüm elde etmek istedikleri hallerdir [9].

♦ Çözüm Arabuluculuğu (Settlement Mediation)

Temelde tıpkı kolaylaştırıcı arabuluculuk gibi yöntem odaklı bir arabuluculuktur. Taraf otonomisi, değerlendirici arabuluculuğa göre daha önemlidir; fakat, bu arabuluculuk, kolaylaştırıcı arabuluculuktan farklı olarak, menfaat temelli değildir. Daha çok pozisyona, yani iddialara ve ortaya konulanlara odaklanır. Arabulucu, taraflar arasında çözüm ve anlaşmayı teşvik edecek şekilde müzakereleri yürütmekle görevlidir. Ancak, bu cesaretlendirme çok çabuk tavizler yapma konusunda tarafları zorlamaya dönüşebilir.

Çözüm arabuluculuğu yöntem odaklı olmasına rağmen, arabulucular çoğu zaman hukukî ve teknik bilgileri nedeniyle seçilirler. Taraflar, arabulucu konunun teknik yönlerini anladığı için, kendilerini daha rahat hissederler. Avukatlar, sıklıkla müvekkilleri ile beraber oturumlara katılırlar. Genel eğilim, taraflarla ayrı ayrı görüşülmesi ve tarafların bir araya getirilmemesidir. Arabulucu, taraflar arasında mekik dokuyarak teklifleri, karsı teklifleri, tavizleri, anlaşmaları ve taslakları taşır.

Çözüm arabuluculuğunda tarafların menfaatleri dikkate alınmaz ve sonuç, güçlü pozisyona sahip veya tecrübeli tarafın avantajınadır. Avukatların ön plana çıktığı bu modelde, taraflara ileride birbirleri ile nasıl müzakere edecekleri öğretilmez.

♦ Wise Counsel Mediation

Problem odaklı arabuluculuk ile bütünleyici yaklaşımın harmanlandığı bir modeldir. Yani, tıpkı değerlendirici arabuluculukta olduğu gibi arabulucular, dosyayı değerlendirirler; fakat bunu, haklar ve pozisyonlar çerçevesinde değil, menfaatler ve endişeler çerçevesinde gerçekleştirirler. Başlıca amaç; adil oturumlar, etkili uyuşmazlık yönetimi ve uzun süreli menfaate dayalı çözümlerle adalete ulaşmaktır.

Menfaatlere inilmesi sebebiyle, değerlendirici arabuluculuğa göre daha çok zaman harcanması gerekir. Kolaylaştırıcı arabuluculuktan farklı olarak ise; menfaatleri, anlaşma sağlanamaması halindeki alternatifleri ve çözümleri ortaya çıkarmak için, sorun üzerinde tavsiyelerde bulunulur. Son karar taraflarda olsa da, arabulucu, seçenekler üretilmesi ve varılacak anlaşmanın şekillenmesinde belli derecede sorumluluk yüklenir. Bu nedenle, özellikle tarafların anlaşmanın sonucuna ilişkin manevî sorumluluğu meşru bir üçüncü kişiye yüklemek istediklerinde, bu model tercih edilir.

Çok konulu uyuşmazlıklarda, farklı tarafların uyuşmazlığı çözmek istemeleri ve gelecekle ilgili olarak bağımsız tavsiyelere ihtiyaç duymaları hâlinde bu modele başvurulur.

♦ Dönüştürücü Arabuluculuk (Transformative Mediation)

Dönüştürücü arabuluculuğa, ilişki odaklı (relationship oriented) arabuluculuk da denilmektedir. Bu arabuluculuk modelinde, uyuşmazlıkların çözülmesi gereken birer problem olarak görülmemesi gerektiği savunulur. İnsanların temel kaygılarından, memnuniyetsizliklerinden ve kişiler arası veya ilişkisel gerilimlerinden doğan uyuşmazlıklar, insan gelişimi ve dönüşümü için bir fırsat olarak görülürler.

Dönüştürücü anlayışa göre, uyuşmazlık, insanda iki önemli noktanın gelişimi için potansiyel bir fırsattır. Bunlar, güçlendirme ve tanımadır.

√ Güçlendirmede gelişme, kişinin bireysel olarak kötü durumlar ve her tür problem ile yüzleşme ve mücadele yetisini fark ettirmek ve bunu geliştirmektir. Uyuşmazlık, zorlukları belirlerken ve bunları ele alma konusunda karar verirken, kişilerin özgür iradeyi tecrübe etmelerine ve kararlarını uygulamaya koyarken kendilerine güvenmelerine imkân verir.

√ Tanımada gelişme ise, kişinin bireysel olarak kaygılarını tecrübe ve ifade etmesinin sağlanması ve özellikle kendi durumundan farklı durumda olanlara, saygı duyma yetisinin güçlendirilmesidir. Uyuşmazlık, bu noktada başkalarının bakış açılarını ve durumlarını, aynı fikirde olmayı gerektirmeksizin, anlamaya imkân tanır; tolerans ve empatinin oluşturulmasını sağlar. Kişiler, eğer bu kapasitelerinin farkına varılabilirlerse, korkak, eleştirilere tepkili ve bencil olmaktan çıkıp, kendine güvenen, açık ve başkalarını önemseyen bireylere dönüşürler.

Bu modelde, arabulucunun değerlendirmeleri mikro seviyededir. Problem çözücülerin, her düşüncenin bazı genel problemlerin tanımına katkıda bulunduğu şeklindeki toplu değerlendirmesinin aksine, her açıklama, sorun, soru veya anlatım, dönüşüm için birer olasılık olarak değerlendirilir. Arabulucu, tuvaldeki görüntü yerine, fırça darbelerine odaklanır.

♦ Geleneksel Arabuluculuk (Tradition Based Mediation)

Geleneksel arabulucular, problem odaklıdır ve genellikle teknik bilgilerinden ziyade, bilgelikleri, konumları ve ikna etme yetenekleri ile ön plandadırlar. Bu görev için herkes tarafından tanınan ve sadece taraflar gözünde değil, tüm topluluğun gözünde otorite sahibi olan liderler, üst rütbeliler veya yaslılar tercih edilir.

Geleneksel arabuluculukta temel hedef, iyileştirici (onarıcı) adalete ulaşmaktır; yani topluluk, endüstri veya gruba tekrar denge ve uyumun getirilmesidir. Sistemi onarması ve taraflara değil de topluluğa odaklanması, onu wise counsel arabuluculuktan ayırır. Toplum menfaatlerine öncelik tanınır. Diğer arabuluculuk modellerine göre gizlilik çok daha zayıf bir rol oynar. Topluluk üyelerinin de uyuşmazlıkla ilgili olduğu düşünüldüğü için, oturumlar topluluk üyelerinin huzurunda ve katılımı ile yapılabilir.

♦ Öyküsel Arabuluculuk (Narrative Mediation)

İnsanların hayatları içsel dürtüler veya menfaatlerden ziyade, hikayelere göre şekillenir; hikayelerinde kendileri, hayatları, kariyerleri, ilişkileri ve toplum için bir uyum oluşturmaya çalışırlar. Bu nedenle, uyuşmazlıkları çözmek için, nesnel gerçekliklerin pesine düşmekten çok, hikayelere odaklanılmalıdır. Kültürel dünya ve içindeki güç ilişkileri, sonraki bir düşünce olmak yerine, arabuluculuğun merkezine konmalıdır.

Amaç, çözüme götürecek alternatif bir hikaye oluşturmak için gerekli ilişkisel durumları yaratmak, uyuşmazlığın baskısı ile faaliyet gösteremeyen anlaşma sağlayıcı elemanları serbest bırakmaktır. Bu elemanların, oluşturulacak yeni hikayeye katılmasına ve farklı bir hikayeye geçiş için insanlara ortam oluşturulmasına çalışılır.

Uyuşmazlık, tarafları etkileyen bir dış etmen, ayrı bir obje gibi görülür. İnsanlar ve problemler birbirinden ayrılmaya ve problemli olan ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesine çalısılır36. Uyuşmazlığın ilgili kişiler üzerindeki etkileri çıkartılmaya çalışılır. Anlaşmazlık hikayesi, genelde uyuşmazlığı öne çıkaran unsurları içerirken; içermediği işbirliği, anlayış ve saygı unsurları kullanılarak, yeni bir hikaye oluşturulmasına çaba gösterilir.


KAYNAKLAR

[1] Golann, Dwight/Folberg, Jay: Mediation, The Roles of Advocate and Neutral, New York 2006, s. 13.

[2] Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, B. 7, Ankara 2002 s. 891.

[3] Goodpaster, Gary: A Primier on Competitive Bargaining, Journal of Dispute Resolution 1996, No. 2, s. 327.

[4] Golann, Dwight/Folberg, Jay: Mediation, The Roles of Advocate and Neutral, New York 2006, ss. 13-14.

[5] Williams, Gerald R./Craver, Charles B.: Legal Negotiating, St. Paul 2007, s.60.

[6] Folger, Joseph P/Bush, Robert A. Baruch: Ideology, Orientations to Conflict, and Mediation Discourse, New Directions in Mediation, Communication Research and Perspectives, Thousand Oaks, 1994, s. 13.

[7] Alexander, Nadja: The Mediation Meta Model: Understanding Practice, Conflict Resolution Quarterly, Vol. XXVI, Issue 1, Fall 2008, s. 111.

[8] Riskin, Leonard L.: Retiring and Replacing the Grid of Mediator Orientations, 2006, ss. 116-119;

[9] Alexander, The Mediation Meta Model: Understanding Practice, Conflict Resolution Quarterly, Vol. XXVI, Issue 1, Fall 2008, s. 108.