Facebook

Twitter

Copyright 2018 AloraNet.
Tüm hakları saklıdır.

(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

Search

Menu

 

Yabancı Ülkede Bulunan Türk Vatandaşına Tebligat

Yabancı Ülkede Bulunan Türk Vatandaşına Tebligat

Bilindiği üzere tebligat, tebliğ yapılacak şahsın bilinen son adresine yapılır[1]. Adres kayıt sisteminin yasal mevzuata dahil olması ile birlikte Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (“MERNİS”) adresi olarak kayıtlı adresler, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bilinen en son adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın en son adresi olarak kabul edilecektir[2].

Her ne kadar adres kayıt sisteminin yasal dayanağa kavuşmasının ardından yasanın 10. Maddesi, 21. Maddesi ve 35. Maddesi arasındaki ilişkide birtakım soru işaretleri oluşsa da işbu çalışmanın konusu yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşına tebligat usulü olduğundan ilgili teorik tartışmalar ve uygulama farklılıklarına burada değinilmeyecektir.

Tebligat Kanunu 25/A Maddesi: 

Yasanın “Siyasi Temsilcilik Aracılığıyla Yabancı Ülkedeki Türk Vatandaşlarına Tebligat” başlıklı 25/A hükmü uyarınca yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebligat o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla yapılabilecektir. Bu halde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapacaktır.

Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve 30 (otuz) gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilmek zorundadır. O yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunun yabancı ülke mevzuatı kapsamında tebligat usulü hükümlerine hakim olması beklenir. Çünkü yasada da açıkça anlaşılacağı üzere, tebligat evrakı muhataba doğrudan gönderilememekte, tebligatın konusu ve çıkaran merci ile sınırlı içeriği hakkında bir bildirim muhataba iletilmektedir.

Muhatabın bu bildirimi tebliğ aldıktan sonra 30 (otuz) gün içinde bildirimi yapan Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurması gerekir. Aksi takdirde tebliğ 30. Günün sonunda yapılmış sayılır.

Bildirimin Yapılamaması Hali

Bu noktada muhatabın bu bildirimi dahi tebliğ almadığından ne olacağı sorunu ile karşılaşılabilir. Uygulamada tebliğ bildirimini çıkaran Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunun bildirim alınmaması gerekçesiyle tebligat evrakını iade etmesi ile karşılaşılmaktadır. Fakat bildirimi yapacak mercii olarak Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunun yabancı ülkedeki tebligat mevzuatı hakkında bilgi sahibi olarak en azından bildirimin yapılmış sayılacağı hükümleri işletmesi beklenir.

Yargıtay da yabancı ülke mevzuatına göre tebligat usulünün tamamlanmamasını usulsüz tebligat kabul etmektedir:

“7201 sayılı Yasaya 4829 sayılı Yasa ile eklenen 25/a maddesi gereğince yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir. Bu halde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar. Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve 30 gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde tebliğ tarihinden itibaren otu gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya konsolosluğa başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Gösterilen şekil geçerlilik koşuludur. Olayımızda ihtarı içeren bildirim Başkonsoloslukça hazırlanıp postaya verilmiş ve yine Hannover Başkonsolosluğunun 12.02.2004 tarihli yazısında bu bildirimin davalı YH’ye iki defa iadeli taahhütlü posta ile gönderildiği (Alman Tebligat Yasası m.175) gönderenin adı geçenin süresi içinde postanede almaması nedeniyle Başkonsolosluğa iade ettiği belirtilmiştir. Esasen ihtarı içeren yazının muhataba tebliğ edildiğine dair bir ibare konsolosluğun ilgili yazısında yer almamaktadır. Tebliğe ilişkin Alman posta makamlarınca yapılan ve dosya içinde bulunan 2.1.2004 ve 27.1.2004 tarihli tebligat parçalarında muhatabın imzası da yoktur.  Kaldı ki Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 12.3.2004 tarih ve O17983 sayılı yazısında da muhatabın çağrıya uymaması nedeniyle tebligatın yapılmadığı açıkça belirtilmiştir. Şu hale göre bildirimin Alman mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirilmemiştir. Diğer bir ifadeyle, tebliğe ilişkin evrakların Hannover Başkonsolosluğunda bulunduğuna ilişkin ihtarı içeren bildirim davalıya tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle Tebligat Kanunu’nun 25/a maddesine göre yapılan tebligat usulsüzdür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. Maddesine göre hakim iki tarafı usulüne uygun davet etmedikçe hüküm veremez. Davalıya dava dilekçesi tebligatı geçersizdir. Bu durum davalının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul yanlışlığıdır.” [3]

Tebligat Kanunu 35/2 Fıkrasının Yabancı Ülkede Bulunan Türk Vatandaşına Uygulanabilirliği

Tebligat Kanunu 35. maddesi daha önce kendisine yargı organlarınca tebliğ yapılan kimsenin tebligat adresini değiştirdikten sonra yeni adresini ilgili yani kendisine daha önce tebligat yapmış bulunan yargı organına bildirme zorunluluğunu öngörmektedir. Hükmün 2. fıkrasında adresini değiştiren kimsenin yenisini bildirmediği takdirde izlenecek usulü de açıklamaktadır. HÜkmün eski halinde gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın yer alan, “daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, …kamu kurum ve kuruluşlarına verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır” gerçek kişiler açısından kaldırılmıştır.

Her ne kadar ilk etapta yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşının özellikle bir yargılama sırasında daha önce yargılama kapsamında başarılı tebligat gerçekleştirilen yapılan yurt içi adresine; adresini değiştirdiği ve değiştirdiği adresin yenisini bildirmediği, MERNİS adresinde gösterilen yurt dışı adresinden de bildirimin yapılamaması nedeniyle tebligat evrakının döndüğünden bahisle yasanın 35/2. maddesi uyarınca tebliğ usulünün uygulanabileceği akla gelebilecekse de ve yasanın 10/2 hükmü uyarınca adres kayıt sisteminde adresleri tespit edilebilen Türk vatandaşına bu adres yabancı ülkeyi gösterse bile Tebligat Kanunu 35/2 maddesine göre tebligat yapılmasında yasal olanak bulunmamaktadır.

Zaten muhatabın adresini değiştirmesi ve yeni adresini bildirmemesi durumunda izlenecek usul şu şekilde açıklanmıştır: “Daha önce kendisine veya adına tebligatı kabulü yetkili kimselere yargı organlarınca tebligat yapılan kimsenin tebligat adresini değiştirir ve yeni adresini ilgili yani kendisine daha önce tebligat yapmış bulunan yargı organlarına bildirmezse tebligat görevlisinin her şeyden önce muhatabın yeni adresini belirlemek için soruşturma yapmasını öngörmektedir” [4].

Yasanın 10. 21 ve 35. Maddesinde yapılan değişiklikler ve MERNIS’in hayatımıza girmesi ile birlikte gerçek kişilere yasanın 35. maddesinin uygulanabilmesi için, (i) usulüne uygun yapılmış bir tebligatın olması (ii) adres değişikliği olduğu halde dosyaya bildirilmemiş olması veya adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilemiyor olması gerekir. Bu üç şarttan ikisi yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşı için gerçekleşse bile adres kayıt sisteminde yabacı ülke adresinin bulunması durumunda 35/2 uyarınca kendisine tebligat yapılmasının önü kapalıdır.

Yabancı ülkede bir adresi bulunan Türk vatandaşına 25/A hükmü tebligat usulü ile tebliğin yaıplması zorunludur. Yargıtay da “yasa hükümlerine göre, adres kayıt sisteminde adresleri tespit edilebilen taraflara Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebligat yapılmasında yasal olanak bulunmadığını” kabul etmektedir [5].

Hatta Yargıtay başka bir kararında yerleşim yerinin yurt dışı olduğu belli olan durumlarda 35. Maddeye göre tebliğin yapılmış olmasını bozma sebebi saymıştır: “Davalının adresi yurt dışı olduğu halde yurt içi adres yazılarak Tebligat Kanununun 35.maddesi uyarınca tebliğ yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda; Adı geçenin tespit edilecek yurt dışı adresine Tebligat Kanununun 25/a maddesine göre mahkemenin gerekçeli kararının ve davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmesi, tebligatın yapılamaması halinde Tebligat Kanununun 28.maddesi gereği ilanen tebligat yapıldıktan ve temyiz süresi de beklendikten,(…) Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.[6].

Açıklanan tüm bu sebeplerin yanında altını çizmek gerekir ki zaten yasanın 35. maddesine yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşlarına ilişkin de özel hüküm eklenmiştir: “Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.” Yani yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşları için uygulanabilecek 35. Madde için yurtdışı adresine tebliğin yapılmış olması önkoşuldur.

25/A Maddesi Uyarınca Tebligatın Yapılamaması Hali: İlanen Tebligat

Sonuç olarak, yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşlarına yasanın 25/A hükmü uyarınca tebligat bildiriminin yapılamaması durumunda yasanın 28. Maddesinde düzenlenen ilanen tebligat usulünün izlenmesi gerekir.

Yargıtay yerleşik uygulamaları da bu yöndedir:

“Yurt dışında oturan Türk vatandaşlarına yapılacak tebligatlar Tebligat Kanunu’nun 25 ve Tüzüğün 36 ve devam eden maddelerinde belirlenen yöntem ile yapılması gerekmektedir.”  (Y. 11. HD., E. 2001/9783 – 2002/2639 K., T. 25.03.2002)

“Davalılardan …’e mahkemenin gerekçeli kararının ve davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliği geçersizdir. Şöyle ki; Uyap sisteminden alınan nüfus kaydına göre davalının izinle vatandaşlıktan çıktığı ve nüfus kaydının kapatıldığı, kapanan kayıttaki mernis adresi yurt dışı olduğu halde nasıl tespit edidiği belli olmayan yurt içi adrese 16. maddeye göre tebligat yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda; Adı geçenin tespit edilecek yurt dışı adresine Tebligat Kanunu 25. maddesine göre mahkemenin gerekçeli kararının ve davalı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmesi, tebligatın yapılamaması halinde Tebligat Kanunu 28. maddesi gereği yurtdışında ilânen tebligat yapıldıktan ve temyiz süresi de beklendikten,(…) Sonra, alınacak cevaplar birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE” (Y. 5. HD., E. 2016/23274 – 2018/6991 K., T. 12.4.2018)

“Davalı tarafa dava dilekçesi, mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliği için, yapılan tebligatlar adı geçenin o adresten ayrıldığı belirtilerek iade edildiği halde, Tebligat Kanunun 35.maddesi uyarınca aynı adrese yapılan tebligat geçerli değildir. Bu itibarla adı geçenin adresi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7.maddesinde yazılı tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden ve haricen zabıta marifetiyle araştırılarak ve Tebligat Kanununun 28.maddesi uyarınca resmi ve özel müessese ile dairelerden de sorularak belirlenen adresinde mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliği edilmesi, adresinin yurt dışında olduğunun tespiti halinde yurt dışı tebligat usulleri uyarınca tebliğ işlemin yapılması, adresinin tespit edilememesi halinde ise ilanen tebligat yapılması ve temyiz süresi de beklenildikten,…” (Y. 5. HD., E. 2014/23556 – 2015/5597 K., T. 23.3.2015)

“Davalı …’un mernis adresinin yurt dışı olduğu halde Mescitli Köy muhatarına Tebligat Kanunu 21. maddesine göre tebliğin yapıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda; … için; öncelikle mümkünse Tebligat Kanunu 10/2. maddesi gereği mernis adresine, mümkün olmaması halinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesi ve Tebligat Kanununun 28. maddesinde yazılı tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden, resmi ve özel müessese ile dairelerden ve ayrıca zabıta marifetiyle araştırılıp, tespit edilen adresine gerekçeli karar ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin usule uygun tebliğe çıkartılarak; adresinin tespit edilememesi halinde ilânen tebligat yapıldıktan ve temyiz süresi de beklendikten,

…’un ise tespit edilecek yurt dışı adresine Tebligat Kanunu 25/a. maddesine göre mahkemenin gerekçeli kararının ve davalı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmesi, tebligatın yapılamaması halinde Tebligat Kanunu 28. maddesi gereği ilânen tebligat yapıldıktan ve temyiz süresi de beklendikten,” (Y. 5. HD., E. 2015/14551- 2016/4034 K., T. 2.3.2016 aynı yönde 5. HD., E. 2016/1879 – 2017/7265 K., T. 2.3.2017; Y. 5. HD., E. 2016/24904 – 2017/17887 K., T. 6.7.2017; Y. 5. HD., E. 2016/2659 K. 2016/16076 T. 17.11.2016)

“Adı geçenin adresi yurt dışı olduğundan yargılama aşamasında Tebligat Kanunu 25/a maddesine göre tebligat yapıldığı halde nasıl tespit edildiği belli olmayan yurt içi adrese 21. maddeye göre tebligat yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda; adı geçenin tespit edilecek yurt dışı adresine Tebligat Kanunu 25. maddesine göre mahkemenin gerekçeli kararının ve davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edildikten, tebligatın yapılamaması halinde Tebligat Kanunu 28. maddesi gereği ilânen tebligat yapıldıktan ve temyiz süresi de beklendikten sonra,” (Y. 5. HD., E. 2017/23798 – 2018/5791 K., T. 29.3.2018)


KAYNAKLAR

[1] 7201 sayılı Tebligat Kanunu Madde 10/1.

[2] 7201 sayılı Tebligat Kanunu Madde 10/2.

[3] Yargıtay 2. HD. E.2004/14236 – 15619 K. T.23.12.2004 Bkz. Ejder Yılmaz, Tebligat Hukuku, Ankara, 2007, ss.728-729

[4] Yılmaz, Ejder: Tebligat Hukuku, Ankara, 2007, ss.971-972

[5] Yargıtay 6. HD E. 2012/4784 – 7919 K., T.29.11.2011.

[6] Yargıtay 5. HD., E. 2016/13378 K. 2018/94 T. 24.1.2018.