(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

 

Ağustos 2020

Elektronik Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Bilgi Sistemi

I. KANUNİ DAYANAK 05.06.2003 yürürlük tarihli Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu kapsamında yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulmasına, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesine ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılmasına ilişkin esaslar belirlenmiştir[1]. Burada özellikle uluslararası anlaşmalar ve özel kanun hükümleri tarafından aksi öngörülmedikçe; yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılmasının serbest olması ve yabancı yatırımcının da yerli yatırımcı ile eşit muameleye tabi tutulması ile yabancı yatırımların artırılmasının amaçlandığı söylenebilir[2]. Bu kapsamda yabancı yatırımcı, Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapan, yabancı ülkelerin vatandaşlığına sahip olan gerçek kişiler ile yurt dışında...

Continue reading

Temel Arabuluculuk Modelleri

Bilindiği üzere, arabuluculuk, tarafsız üçüncü kişinin yardım ettiği bir çeşit kolaylaştırılmış müzakeredir. Arabuluculuğun temel ilkeleri, devlet yargısına alternatif olması, tarafsız üçüncü kişinin mevcudiyeti, bağlayıcı bir karar verilememesi, gönüllük, geleceğe odaklılık, yetkinin taraflardan alınması ve kural olarak gizli olmasıdır. Klasik bir arabuluculukta, arabuluculuk süreci üç bölümde incelenebilir: 1. İlki, anlatma ve dinlemenin gerçekleştiği açılış oturumudur. 2. Diğeri, müzakereleri kolaylaştırmak veya ortak oturumlarda elde edilmesi mümkün olmayan bilgilere erişmek için kullanılan özel oturumlardır. Özel oturumlar, müzakerelerin daha sağlıklı ilerlemesi için, açılış oturumunu takip eden aşamada, diğer tarafın bilinçli olarak hariç bırakıldığı görüşmelerdir. 3. Üçüncü asama, bütün tarafların yer aldığı, pazarlıkların ve anlaşmanın hazırlandığı ortak oturumlardır. Başarılı bir...

Continue reading

Tüketicilerin Elektronik Ticarette Korunması

E-ticaret yalnızca satıcı ve tüketici arasında yapılmayıp aynı zamanda birden çok satıcı veya birden çok tüketici arasında da yapılabiliyor da olsa, bu sorun en çok da bir alım-satım ilişkisinde zayıf taraf konumunda bulunan ve tüketici hukuku gereği belirli kanun ve yönetmeliklerle hakları güvence altına alınması gereken tüketicilerin korunmasını gerektirmektedir. Yukarıda bahsi geçen e-güvenin sağlanması açısından da tüketicinin korunduğunu bilmesi önemlidir. Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. E-ticaret için önem taşıyan elektronik tüketici sözleşmeleri “internet araçlarından biri vasıtasıyla akdedilen ve taraflardan birinin tüketici diğerinin ise satıcı veya sağlayıcı olduğu İnternet araçlarıyla akdedilmenin bünyesine uygun düştüğü ve...

Continue reading

Kollektif Şirketlerde Yönetim

Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir[1]. Yasada asgari sermaye tutarı gösterilmemiş olsa bile en azından bir ticari işletmeye varlık kazandıracak ölçüde sermayesi olduğu kabul edilmektedir. Yasanın açık hükmü gereği ortakların hepsinin sorumluluğu sınırsız olmalıdır. Burada söz konusu olan sorumluluk dış ilişkide yani ortaklık alacaklılarına karşıdır. Ortakların sorumluluğunu sınırlandıran sözleşme hükümleri üçüncü kişilere karşı geçerli değildir[2]. Fakat ortakların birbirleriyle olan iç ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme serbestisi geçerlidir[3]. Bunun dışında ortakların alacaklılara karşı olan müteselsil sınırsız sorumlulukları ikinci derecedir. Ortaklık alacaklıları kural olarak doğrudan doğruya ortaklara...

Continue reading

Anonim Şirketlerde Hisse Devri

Anonim şirketlerde hisse senetleri hamiline veya nama yazılı olur. Payları borsada işlem görmeyen şirketler için hamiline yazılı senetlerin aksine nama yazılı payların senede bağlanması zorunlu değildir ancak azlığın yani sermayenin en az onda birinin istemde bulunması üzerine hisse senetlerinin bastırılıp dağıtılmalıdır [1]. Böyle bir istem bulunmadığı sürece payın senede bağlanması zorunluluğu yoktur [2]. Hisse senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı hisse senetlerine ilişkin hüküm uygulanır [3]. Nama yazılı hisse senetlerinin nasıl bastırılacağına ilişkin ise yasada yalnızca hisse senedinin şekli yönünden ayrıntılı düzenleme bulunmakla birlikte hisse senedi bastırılması için yönetim kurulu kararı alınmasını açıkça yasal dayanağa kavuşturulmamıştır. Yasada...

Continue reading