(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

 

İş Kazalarında Ceza Sorumluluğu: Yönetim Kurulu Nasıl Korunur?

İş Kazalarında Ceza Sorumluluğu: Yönetim Kurulu Nasıl Korunur?

İŞ KAZALARINDA ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULUNUN CEZAİ SORUMLULUĞUNUN GİDERİLMESİ

GİRİŞ

İş kazalarının meydana gelmesiyle İş Sağlığı ve Güvenliği  (“İSG”) kapsamında önemli sonuçlar ve sorumluluklar doğmaktadır. Bu çalışmada örnek Yargıtay kararları yorumlanarak, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin iş kazası karşısındaki ceza sorumluluğu ve bu sorumluluğun İş Sağlığı ve Güvenliği (“İSG”) önlemleri anlamında yetki devri ile giderilmesi ana hatlarıyla incelenecektir.

YETKİ DEVRİ İLE ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULUNUN CEZAİ SORUMLULUĞUNUN GİDERİLMESİ

İş yerinde bir iş kazası meydana gelmesi halinde bu kazaya ilişkin olarak A.Ş. yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğuna gidilememesi için İSG önlemleri anlamında şirkette yetki devri yapılması gerekmektedir. Yönetim Kurulu üyeleri bu husustaki yetkisini aşağıda ayrıntıları ile açıklandığı şekilde devretmiş olmalıdır.

Belirtmek gerekir ki yapılacak yetki devri tam anlamıyla bir yetki devri olmayacak ve anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin/icra kurulu başkanının hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Yönetim Kurulu’nun cezai sorumluluğu sadece denetim ve gözetim yükümlülüğü yönünden devam edecektir.

Cezai sorumluluğunun denetim ve gözetim yükümlülüğü yönünden devam etmesi ise şu demektir; İcra Kurulu üyeleri/başkanı İSG sorumlusu olarak belirlediği kişi/kişileri bu görevi yapmaya ehil kişiler arasından seçmeli, görevi yerine getirebilmesi için gerekli imkan ve yetkiyi de vermesi gerekmektedir.

Yargıtay’ın bu husustaki örnek bir kararında konu şu şekilde belirtmiştir;

“Dosya içeriğinden fabrikanın boyahane bölümüne müdür olarak atanan ve bir anlamda görev alanı kapsamında kendisine işveren vekili sıfatı verilen …’in, eğitim durumuna, icra edeceği işin yer aldığı faaliyet konusu ile ilgili yeterli bilgi birikimi ve tecrübesi bulunup bulunmadığına ilişkin herhangi bir tespitin yer almadığının anlaşılması karşısında, …’in eğitim durumu ve mesleği ile ilgili ayrıntılı araştırma yapılarak, yönetim kurulu tarafından boyahane müdürü olarak atanan …’in yapacağı işte ehil olup olmadığının, işveren vekili sıfatıyla fabrikanın boyahane bölümünde iş güvenliğinin sağlanması bakımından gerekli niteliklere sahip olup olmadığının belirlenmesi suretiyle, sonucuna göre yönetim kurulu başkanı olan sanık …’ın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı olup…[1]

YETKİLİNİN ATANMASI

Atanacak olan yetkilinin (şirketin hacmi göz önüne alınarak) halihazırda var olan İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı ile var ise İnsan Kaynakları sorumlusundan ayrı olarak Yönetim Kurulu’nun bu husustaki tüm görevlerini üstlenmiş olan bir kişi olması, faaliyet konusunda ve iş sağlığı güvenliği önlemleri ve uygulaması konusunda ehil olması ve kendisine bağlı kişilerin olması şarttır.

Yetki devri yapılacak kişi sayısı birden fazla olabilir. Bu sayı şirketin büyüklüğüne ve çalışan personel sayısına göre belirlenmelidir. Örneği birden fazla işyeri bulunan ve 100 kişi çalışan bir işletmede bir kişinin yetkili olması yeterli olmayacaktır.

Yapılacak yetki devri iç yönergede düzenlenmeli, yetkili olarak atanan kişiye harcama yetkisi de verilmeli, düzenlenen iç yönerge genel kurulun onayına sunularak onaylanmasının ardından yapılacak tescilden sonra iç yönerge gereği yetkilendirilen kişiler yönetim kurulu kararı ile belirlenmeli ve bu karar da tescil edilmelidir. Organizasyon şeması ve görev tanımı yetkili kılınan kişilere ıslak imza karşılığı tebliğ edilmelidir.

Ayrıca çalışan sayısının 50’nin üzerinde olması ve işin 6 aydan fazla süreli olması durumunda ise ayrıca işyerinde İSG kurulu oluşturulmalıdır. Söz konusu kurulun oluşturulması için Yönetim Kurulu kararı alınmalı, akabinde iş sağlığı ve güvenliği iç yönergesi hazırlanmalıdır.

YETKİ DEVRİNE İLİŞKİN ÖRNEK YARGITAY KARARLARI VE YORUMLANMASI

Örnek Karar 1 : Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 02.11.2020 tarihli ve E. 2019/12672 – 2020/5562 K. sayılı kararı

“Olay günü sanık …’ün ortağı olduğu … Tekstil Dan. ve Dış Tic. Ltd. Şti fabrikasında kazan sorumlusu ve bakım şefi olan sanık …’in su havuzların altında bulunan çamurları temizlemek amacı ile işçiler …, … ve müteveffa …’i görevlendirdiği ve bu şekilde hep beraber havuzların olduğu bölgeye gittikleri, burada yanlarında getirmiş oldukları dalgıç pompa olarak nitelendirilen su tahliye motorunu havuzların içerisine hep birlikte indirdikleri ve suyu boşaltmaya başladıkları, havuzlardaki su seviyesinin belli bir miktara düşmesi üzerine motorun kapatıldığı, müteveffa …’in havuzun dibinde kalan çamurlu suyu boşaltmak amacı ile havuza indiği, su motorunun bu esnada havuzun içinde olduğu ve havuzun içinde kalan suyu tekrar motorla boşaltmak istediği, bunun için pompanın tekrar çalışması amacı ile müteveffanın diğer işçi …’a pompanın fişini takmasını söylediği, …’ın da fişi takması ile birlikte …’in aniden fenalaştığı, diğer işçiler tarafından havuzdan çıkartıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybettiği olay…

 …otopsisinde iç organlarında tespit edilen makroskopik ve mikroskopik bulgular ile tanık ifadeleri ve olayın gelişimi birlikte değerlendirildiğinde kişinin ölümünün ve vücudundan elektrik akımı geçmesine bağlı meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, alınan bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere; işverenin, çalışma ortamının iş sağlığı ve güvenliğine uygun olması için gerekli tedbirleri almaması, çalışma düzenini çalışanların kendi inisiyatifine bırakması sebebiyle; bakım şefi …’in ise; çalışmaların güvenli olup olmadığı ve verilen talimatlara uygun hareket edilip edilmediği konusunda gereğince denetim yapmayarak, işyerinde iş disiplinini yeterince sağlamaması sebebiyle asli kusurlu olduklarının anlaşıldığı olayda;

A-Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusur durumu ile çelişkili bilirkişi raporuna dayanıldığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,

…İşçi …’in ölümünün anlık kurallara aykırılık nedeniyle oluşan iş kazası nedeniyle meydana gelmesi, dosya kapsamında bulunan 01/01/2018 tarihli tebliğ ve tebellüğ belgesine göre fabrikada atanmış bakım müdürü, işletme müdürü ve fabrika müdürünün bulunduğu, sanığın sorumluluğunun tespiti için, fabrikanın suç tarihindeki organizasyon şeması ve görev sorumluluklarının araştırılarak, cezai sorumluluğun sanığa kadar sirayet edip etmeyeceği araştırılıp tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,”

Karara İlişkin Yorumlar:

Kararda meydana gelen iş kazasında, şirket ortağı ile birlikte kazan sorumlusu ve bakım şefi olan işveren vekilinin yargılandığı, yapılan yargılamada yerel mahkemece her iki sanığın da asli kusurlu olduğu; şirket tarafından personel ile ilgilenmek üzere “kazan sorumlusu” ve “bakım şefi” ataması yapıldığı buna göre somut olayda işveren vekili atamasının mevcut olduğu görülmüştür.

Yargıtay’ca verilen karar; bakım şefi ve kazan sorumlusu sanığa ceza verilmesi yönünden uygun bulunmuş, şirket ortağı bakımından ise işyerinde tebliğ ve tebellüğ belgesi ile atanmış müdür bulunduğundan sanığın sorumluluğunun tespiti için suç tarihindeki organizasyon şeması ve görev sorumluluklarının araştırılması gerektiği belirtilmiş; eksik inceleme sebebiyle kararın bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.

Buna göre;

  • Bir iş kazasının meydana gelmesi durumunda Şirket ortağının ceza sorumluluğu incelenirken öncelikle işyerinde kazanın vuku bulduğu birimde İSG önlemlerinden sorumlu işveren vekilinin bulunup bulunmadığı incelenmelidir.
  • İş kazasının meydana geldiği birimde İSG önlemlerinden sorumlu işveren vekili atamasının yapılmış olması halinde ortak ve Yönetim Kurulu üyelerinin cezai sorumluluğunun tespitinde organizasyon şemasının getirtilerek incelenmesi, ayrıca sanıkların görev sorumluluklarının araştırılması gerekmektedir.

Örnek Karar 2 : Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 15.01.2020 tarihli ve E. 2017/12214 – 2020/532 K. sayılı kararı

 “…meydana gelen kazanın bir iş kazası olduğu kabul edilerek yalnızca pano kesim işini yapan vasıfsız işçilerin cezalandırılması ile yetinilmeyerek, olay yerinde gerekli güvenlik önlemlerini almakla sorumlu olan asıl işveren … ve işi yapacak olan yüklenici firma … İnş. Ltd. Şirketinin de davaya dahil edilerek yargılamanın genişletilmesinin gerektiği, bu kapsamda asıl işveren olan … ile yüklenici şirket arasında düzenlenen sözleşme örneğinin sanıkların görev tanımlarını belirleyen organizasyon şeması ve buna ilişkin kayıt ve belgelerin dosyaya getirilerek, işveren yetkililerinin tespiti sonrasında kusur oranlarına ilişkin konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınması, kusurlu bulunan diğer kişiler hakkında suç duyurusunda bulunularak, haklarında dava açılması halinde davaların da birleştirilmesi suretiyle sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması…

Karara İlişkin Yorumlar:

Kararda yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş, bu kapsamda işveren …’nin sahada görev yapmakta olan işçilerinin yargılaması gerçekleştirilmiş; Yargıtay tarafından vasıfsız işçilerin yargılanmasının yanı sıra asıl işveren ve yüklenici firmanın da dahil edilerek yargılamanın genişletilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Yargılamanın genişletilmesi ifadesinden sonra yer alan kısımda işverenin sorumluluğunun belirlenmesi noktasında aşağıdaki esasların gözetildiği görülmüştür. Buna göre;

  • Asıl işveren-alt işveren arasındaki sözleşme örneği,
  • Görev tanımlarını belirleyen organizasyon şeması,
  • Görev tanımına ilişkin diğer kayıt ve belgelerin getirtilmesi,
  • İşveren yetkililerinin tespiti,
  • Tespit olunan yetkililerin kusur oranlarının bilirkişi yordamıyla incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Örnek Karar 3 : Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30.09.2020 tarihli ve E. 2020/200 – 2020/4732 K. sayılı kararı

 “OLUŞ BAKIMINDAN:

…. bu panoda …. yöntemi ile üretim yapılması nedeniyle çalışma ortamının kaçışa uygunluğunu ortadan kaldıracak sayıda işçinin ayaklarda barındırılmasının da üretim zorlamasından kaynaklandığı, şirket yönetim kurulu başkanının üretim miktarı ve türüne ilişkin bu tercihlerinin sonuçlarının teknik elemanlar tarafından giderilmesi söz konusu olmayıp, bu konuların şirketin işleyiş mekanizmasına yönelik önemli maddi sonuçları olan ve en üst yönetim yetkisine sahip kişiler tarafından giderilmesi gereken hususlar olduğu ve neticeye doğrudan etki eden bir kusur olduğunun görüldüğü,

ayrıca kararın yukarıdaki bölümünde aktarıldığı üzere 2011 yılında üretime alınan S panolarında ortaya çıkan havalandırma ihtiyacına yönelik hazırlanan Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesinin gerçekleştirilmemesi sebebiyle yangından kaynaklı duman ve karbonmonoksitin ve diğer zehirli gazların galeri içine dolmasının engellenemediği ve böylece havalandırma hususundaki eksikliklerin kazaya doğrudan etki eden bir kusur olarak kabul edildiği,

… eski sahaların denetim ve kontrolünün gereği gibi yapılmamasının, kazaya doğrudan etki eden önemli bir kusur olarak görüldüğü,

… söz konusu ocakta, mevcut tehlikelerin göz önüne alınmaksızın yalnızca mevzuata uygunluğu dayanak yapılarak karbonmonoksit gaz maskelerinin tercih edilmesinin ve maskelerin yeterliliği konusunda gerekli denetimin yapılmamasının neticeye etki eden bir kusur olduğunun anlaşıldığı,

… işçilere mesleki ve iş güvenliğine ilişkin eğitim verilmesi hususunun gereği gibi yerine getirilmediği ve bu şekildeki kusurlu eylemin neticeye doğrudan etki ettiğinin anlaşıldığı,

… muhtemel felakete süregelen hazırsızlığın ve felaketin gerçekleşmesi üzerine gerçekleştirilen kriz yönetiminin başarısızlığının, neticeye doğrudan etki eden bir kusur olduğunun görüldüğü,

… i, eski imalat sahalarının barajlarının ön ve arkalarının sürekli takibi hususunda da risk değerlendirmesinin yapılmadığının ve bu şekildeki kusurlu 12. CD., E. 2020/200 K. 2020/4732 T. 30.9.2020 Sayfa 15/31 eylemin neticeye doğrudan etki ettiğinin anlaşıldığı,

SANIKLAR BAKIMINDAN:

Sanık … Kebapçılar’ın … Kömür İşletmeleri A.Ş.’de plan ve projelerden sorumlu genel müdür yardımcılığı görevini yürüttüğü, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde sanığın fiilen genel müdür yardımcılığı görev tanımına uygun bir faaliyette bulumadığı, işletme organizasyonu içerisinde vazifesinin plan ve proje yapma şeklinde büro elemanı vasfında olduğu, sanığın altında çalışan hiyerarşi olarak sanığa tabi bir yapı ve organizasyonun bulunmadığı, somut olayda vazifesini yerine getirerek Haziran 2011 tarihli Ek Revize Uygulama Projesini planlayıp projelendirdiği, bu suretle asli görevini ifa ettiği; projenin hayata geçmesi noktasında icrai bir yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla,

… Sanık …’nın klasik ayak üç vardiya amiri, …’nın mekanize ayak üç vardiya amiri olduğu, sanıkların söz konusu panolardaki üretim faaliyetlerini planlama görevinin mevcut olduğu ancak iş güvenliği konusunda vardiya emniyet amirleri ve daimi nezaretçiler gibi yetki ve sorumluluklarının bulunmadığı; sanık …,… … ve …’ın, …, …, … vardiya mühendisi olduğu; sanık …’ın patlatma mühendisi olduğu, … ve …’un vardiya mühendisi olduğu, …,…,… …’ın maden teknikeri olduğu,…, …, … ve …’ın klasik ayak vardiya mühendisi olduğu, …’in mekanize ayak vardiya mühendisi olduğu, …, …, … … ve …’nun ise gaz izleme personeli olduğu, mahkeme kabulüne göre, sanıkların işletme organizasyonu içerisinde, belirtilen sıfatları ile alt kademede , iddianameye konu olayın temel nedenleri olarak belirlenen yapısal ve işletmesel kusurlarda, neticeyi engelleyebilme adına icrai karar alma, yahut tedbiren ocağı kapatma ve üretimi durdurma şeklinde yetkilerinin bulunmayıp, İşletme organizasyonu içerisinde bulunan ve kendisinden hiyerarşi olarak üst konumda bulunan sanıklar tarafından da mevcut eksikliklerin bilinip taraflarınca yetkileri çerçevesinde neticeyi engelleyici karar almamış oldukları da göz önüne alındığında; bu hali ile sanıkların sıralı amirlerince de bilinen yapısal ve işletmesel eksikliklere yönelik neticeyi engelleyici icrai ve tedbiren karar alma yetkilerinin bulunmadığının değerlendirildiği ve beraatlerine karar verildiği, kabulün oluş ve dosya kapsamı itibariyle de yerinde olduğu değerlendirmesi yapılarak,

Sanık …’in her ne kadar … Kömür İşletmeleri A.Ş’ de yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle hakkında dava açılmış ise de, sanığın, şirketin mali işlerinden sorumlu olduğunu beyan ettiği, dosya içinde yönetim kurul defterinin ve kurul kararlarına istinaden sanıklar arasında yapılan yazışmaların incelenmesinden ve sanıklar …, … ve … ‘in, 24/12/2013 tarihli yönetim kurulu kararındaki sanık …’nun imzasının sahte olması nedeni ile Özel Belgede Sahtecilik suçundan açılan davada, üç sanığın da aynı anda hazır bulunduğu celsede, sanık …’ın, sanık …’in şirketin mali işlerinden sorumlu olduğunu beyan etmesi ve bu beyana özel belgede sahtecilik davasında katılan konumunda olan sanık … tarafından da itiraz edilmediği görülmekle, sanık …‘in Yüklenici Şirketteki görevi nedeniyle olayın meydana gelişini önleyecek şekilde alabileceği herhangi bir tedbir ve önlem bulunmadığı anlaşılmakla,

ocağın daimi nezaretçisi sanık …’un “mekanize üretimine yönetim kurulu karar verir” şekilde beyanda bulunduğunun görüldüğü,

…Ağırlıklı bizim mekanize tercih etmemizin sebebi üretime çok büyük faydası olduğundan ziyade iş güvenliğine olan faydasıdır ve uzun vade madencilik yapma eğilimimizden dolayıdır.” şeklinde beyanlarda bulunmak sureti ile, iskleri konusunda bilgi sahibi olduğu işletmenin üretim sistemi, imalat şekli gibi konularda fiilen karar alma mekanizması içerisinde bulunduğunun görüldüğü, bu hususun şirket genel müdürü sanık …’nun “Genel Müdür olarak benim görevim holdinge ait maden işletmelerinin hepsinde yönetim kurulu ile Bölge Müdürleri ve İşletme Müdürleri arasında koordinasyonu sağlamaktır. Bünyemizde yer alan bir işletmede yapılacak olan yatırım, hazırlık, projelendirme, malzeme veya işgücü alımı-çıkartılması gibi konularla ilgili işletme müdürleri, bölge müdürleri, ben ve yönetim kurulunun katılımı ile yapılan aylık rutin toplantılar yaparız. Bu toplantılarda işletmelerden gelen yatırım, malzeme alımı, projelendirme, işgücü alımı-çıkartılması, var olan projelerin revizyonu vb. konularda gelen talepleri değerlendirip, bunlardan hangilerine ne kadar öncelik vereceğimizi tartışıp karara bağlardık.” şeklindeki beyanı ile de doğrulandığı,

Benzer şekilde sanığın, işletmelerin kendi bütçesi olduğu ve gerekli alımların bu bütçe dahilinde yönetim kurulu onayına ihtiyaç duyulmaksızın karşılandığını yönündeki savunmalarına karşılık dosya kapsamındaki 27/03/2014 tarihli kurum içi yazışma içeriğinden anlaşıldığı üzere, “sabit giderler olarak adlandırılan tüm malzeme ve hizmet alımları ile ilgili olarak kendisinden onay alınarak merkeze iletilmesi gerektiği, işletmelerde ihtiyaç duyulacak sabit harcamalar, dinamit kapsül, motorin, yiyecek içecek araç tamir hizmetleri, elektrik motor sarımları, yedek parça, oksijen ve tüp gazlar, kırtasiye harcamaları dışında olan tüm taleplerin bizzat onaya sunulması, onaydan geçmeyen taleplerin karşılanmayacağını” talimatının sanık tarafından tüm işletmelere bildirdiğinin görüldüğü, bu hususun şirket genel müdürü …’nun “Benim bir para harcama yetkim yoktur. Bir malzeme talebi olur işletmenin ilk önce birim amirleri, sonra işletme müdürü bu malzeme talebini onaylar, bana gelir ben onaylarım, bunu yönetim kurulumuza bildiririm. Yönetim kurulumuz bu istenen malzeme talebini bütçe uygun olursa alır.” ve “Her türlü harcama öncelikle hangi birimden gelirse birim talep ediyor, daha sonra bunu işletme müdürleri onaylıyor, benim onayımdan geçip yönetim kuruluna sunuluyor ve sonuç olarak da alınıyor malzeme” şeklindeki beyanı ile işletme müdürü sanık …’in “şirket yönetiminden ayrı bağımsız bir harcama yetkisi ve bütçesi bulunmadığı” şeklindeki savunması ile de doğrulandığı, böylelikle kazanın bu denli büyük netice ile sonuçlanmasına dair temel kusurlu hareketi oluşturan, hızlı üretim artışı ile orantılı olarak gelişme göstermeyen ocak havalandırma alt yapısı temelinde, S Panolarının hava dönüşlerinin ikinci bir yol ile yeryüzüne bağlanması işinin, işletme organizasyonun karar alma yetkisi aşan, doğrudan doğruya üretim şekli, miktarı ve tarzı konularında, şirket yönetim politikasını oluşturan ve mali yükü nedeniyle şirketin işletmelerinin harcama yetkisini aşarak yönetim kurulu tarafından onaylanması gereken bir faaliyet olduğunun anlaşıldığı…

…Bir süre önce, bu aşağı bölümlerde metan drenajı yapılan alanların açılmasından öncesinde, yeni bir havalandırma o bölgeler açıldıktan sonra ihtiyaç olacak diye bu konuda yönetim kuruluna talepte bulunuldu …” şeklinde beyanı doğrultusunda doğrulandığı,

… devraldığı ocaktaki yangın riskinin yüksek olduğunu bilerek ocakta havalandırmaya dair gerekli teknik alt yapıyı oluşturmadan, havalandırmaya hususunda yatırım yapmadan ve iş güvenliği önlemleri almadan, aynı havalandırma planı üzerinden salt mekanizasyona dayalı üretimde ısrar edilerek üretimin arttırılmasını hedeflediği, böylece üretim zorlaması olarak adlandırılan kusurlu hareketin; bizzat sanık … tarafından alınan karar, verilen talimat ve oluşturulan işletme politikasının sonucu olduğunun anlaşıldığı,

… 24 yıldır … Kömür İşletmeleri A.Ş’de görev yapan, 15/03/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile … Kömür İşletmeleri Merkez Ocak Şubesi yetkilisi olarak atanan maden mühendisi olan sanığın, mahkemece, acil durum yöneticiliğine ilişkin organizasyon şeması bulunması, uzun yıllardır aynı yerde çalışıp, söz konusu şema ve görevlendirmeyi bilmemesinin mümkün olmadığı, zira söz konusu görevlendirme şemasında sanığın hemen altında bulunan görevli olan, sanık …’un, esas hakkındaki mütalaaya karşı alınan savunmalarında açık bir şekilde, acil durum yöneticisi olarak sanık …’ten bahsetmesi ile olay günü kazayı öğrenir öğrenmez tahlisiye ekipmanlarını kuşanıp işletme müdürü görevinin bulunduğu … Ocağı’ndan derhal … Ocağına gelip, burada da kurtarma çalışmalarına fiilen katılan sanığın, söz konusu görevlendirmeden haberi ve bilgisi olmadığı şeklindeki savunmalarına itibar edilemeyeceği gerekçe gösterilerek sanığın, acil durum yöneticisi olması ve bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmeyerek olayın meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmış ise de, sanığın istikrarlı beyanlarında, anılan görevlendirme şemasıdan olaydan sonra haberdar olduğunu, kendisine bu durumun tebliğ edilmediğini beyan etmesi ile görevlendirme şemasının, şemada bulunan sanık haricindeki şahısların ıslak imzaları karşılığında şahıslara tebliğ edildiğini gösteren evrakın dosyada mevcut olması ve sanık …’in şirketin bazı yönetim kurulu toplantılarına iştirak ettiği görülmüş ise de, anılan kurul tutanaklarının incelenmesinde, sanık …’in acil durum yöneticisi olduğuna dair somut bir delil bulunmadığı…”

Karara İlişkin Yorumlar:

Karar ve mevzuatın birlikte yorumlanmasıyla şu sonuçlar açıkça ortaya çıkmaktadır.

  • Olası bir iş kazası durumunda ilk yapılacak iş organizasyon şemasının incelenmesi olmaktadır.
  • Hazırlanan organizasyon şemasında, işveren vekili olarak atanan/ dışarıdan yetkilendirilen ve iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinden sorumlu kılınan kimsenin hiyerarşik olarak altlarının bulunması gerekmektedir.
  • İşveren vekili/3.kişi müdüre tabi bir yapı/organizasyon bulunmalıdır.
  • İş kazası karşısında sanık/şüphelinin organizasyon şemasındaki yeri, yazışmaları, yönetim kurulu kararları ve tutanakları ceza sorumluluğunun belirlenmesinde önem kazanmaktadır.
  • İSG uzmanı görevlendirmesinin ardından organizasyon şemasının ilgililere imza karşılığı tebliğe çıkarılması gerekmektedir.
  • İSG anlamında görevlendirilen 3.kişi/Y.K. Üyesi; A.Ş. yönetim kurulunun İSG’yi konu alır toplantılarına katılım göstermeli, işbu toplantılarda fikir ve önerilerini dile getirmelidir. Toplantıların kısa ve belli periyotlarla tekrarlanması, olası bir iş kazası durumunda yönetim kurulu üyelerinin ceza sorumluluğunun değerlendirilmesi noktasında önem arz edecektir. Gerçekten de tüzel kişinin organını oluşturan tüm gerçek kişiler işveren sıfatı ile sorumludur.

İSG KURULLARINA İLİŞKİN DÜZENLEME

Yukarıda belirttiğimiz üzere 50’den fazla çalışanı olan ve 6 aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde 6331 Sayılı Kanun ve işbu Kanun gereği düzenlenmiş olan yönetmelik kapsamında İSG Kurulu Kurulması zaruridir.

İSG kurulunun kurulmasına ilişkin şirket yönetim kurulunca karar alınmalı ve akabinde İSG İç Yönergesi düzenlenmelidir. Alınacak Yönetim Kurulu kararında kurula verilmesi gereken yetkiler aşağıda sayılmıştır:

  • İSG kuruluna işyerinin niteliğine uygun bir iş sağlığı ve güvenliği iç yönerge taslağı hazırlamak, hazırlanan taslağı işveren veya işveren vekilinin onayına sunarak yönergenin uygulanmasının takibi, takip sonuçlarının rapor haline getirilmesi ve rapor içeriğinde gerekli tedbirleri belirleyerek kurul gündemine alma yetkisi verilmelidir.
  • İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehlikeleri ve önlemleri değerlendirmek, tedbirleri belirlemek, işveren veya işveren vekiline bildirimde bulunmak,
  • İşyerinde meydana gelen her iş kazası ve işyerinde meydana gelen ancak iş kazası olarak değerlendirilmeyen işyeri ya da iş ekipmanın zarara uğratma potansiyeli olan olayları veya meslek hastalığında yahut iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir tehlike halinde gerekli araştırma ve incelemeyi yapmak, alınması gereken tedbirleri bir raporla tespit ederek işveren veya işveren vekiline vermek,
  • İşyeri çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği konusunda yol göstermek,
  • İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim ve öğretimini planlamak, bu konu ve kurallarla ilgili programları hazırlamak, işveren veya işveren vekilinin onayına sunmak ve bu programların uygulanmasını izlemek ve eksiklik görülmesi halinde geri bildirimde bulunmak,
  • İşyerinde yapılacak bakım ve onarım çalışmalarında gerekli güvenlik tedbirlerini planlamak ve bu tedbirlerin uygulamalarını kontrol etmek,
  • İşyerinde yangın, doğal afet, sabotaj ve benzeri tehlikeler için alınan tedbirlerin yeterliliğini ve ekiplerin çalışmalarını izlemek,
  • İşyerinin iş sağlığı ve güvenliği durumuyla ilgili yıllık bir rapor hazırlamak, o yılki çalışmaları değerlendirmek, elde edilen tecrübeye göre ertesi yılın çalışma programında yer alacak hususları değerlendirerek belirlemek ve işverene teklifte bulunmak,
  • 6331 Sayılı Kanun’un 13.maddesi şartlarının oluşması ve işbu hakkın çalışanlar tarafından kullanılmak istenmesi durumunda çalışmaktan kaçınma hakkı ile ilgili acilen toplanarak karar vermek,
  • İşyerinde teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmak.

Ayrıca kurulda bulunması gerekenler ise ilgili yönetmelikte belirtildiği üzere şu şekildedir;

  • İşveren veya işveren vekili,
  • İş güvenliği uzmanı,
  • İşyeri hekimi,
  • İnsan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri yürütmekle görevli bir kişi,
  • Bulunması halinde sivil savunma uzmanı,
  • Bulunması halinde formen, ustabaşı veya usta,
  • Çalışan temsilcisi, işyerinde birden çok çalışan temsilcisi olması halinde baş temsilci.

 

SONUÇ 

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda tanımlanan “iş kazası” kavramı işbu çalışmada araştırma konusu yapılmış, yapılan araştırma sonuçları aşağıdaki gibi son halini almıştır.

Mevcut organizasyon şemasında değişiklik yapılarak alınacak yönetim kurulu kararı ile 6331 Sayılı Kanun’dan doğan işverenin İSG yükümlülüklerinin yetki devrine konu edinilmesi gerekmekte ve kurul iç yönergelerinde belirttiğimiz şekilde düzenleme yapılması gerekmektedir.

Yapılan araştırmada iş kazasının vuku bulması durumunda soruşturma makamları marifetiyle öncelikle organizasyon şeması incelenmektedir.

Buna göre İSG’den sorumlu müdür/yönetim kurulu üyesi/3.kişi,vs. nin bulunup bulunmadığı incelenmektedir. Organizasyon şemasında İSG’ye dair herhangi düzenlemenin yer almaması halinde doğrudan A.Ş. yönetim kurulunun cezai sorumluluğunun doğacağını söylemek gerekmektedir.

Eğer ki organizasyon şemasında İSG anlamında görevlendirilmiş, bir/birden fazla kimse bulunmakta ise görevlendirilen kişilerin gerçekten İSG’den sorumlu olup ilgili işlemleri denetleyip denetlemediği, buna ehil olup olmadığı, yetkisi olup olmadığı incelenmektedir.

Bu incelemede organizasyon şeması üzerinde mevcut olan durum ile fiili gerçeğin birbirleriyle uyuşması gerekmekte; bu kapsamda İSG’den sorumlu kimseye tabi olan bir yapı olmalı, yapı içerisinde hiyerarşik alt-üst ilişkisi kurulmalıdır.

Organizasyon şemasında belirlenen İSG’den sorumlu personel ve diğer kimselere, hazırlanmış olan organizasyon şeması imza karşılığı tebliğ edilmelidir.

50’den fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde ayrıca İSG kurulunun oluşturulması yönünde yönetim kurulu kararı alınmalı, kurul oluşturulmalı, kurula yönetmelikte çizilen çerçevede yetki devri yapılmalı akabinde kurulun oluşumu sağlanmalıdır.

[1] Y. 12.CD., E. 2016/2870 – 2018/916 K., T. 25.01.2018.