Facebook

Twitter

Copyright 2018 AloraNet.
Tüm hakları saklıdır.

(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

Search

Menu

 

Tescilli Marka Hakkına Tecavüz

Tescilli Marka Hakkına Tecavüz

Günümüz dünyasında üretici ile tüketici arasında çok zaman fiziki bir bağ bulunmamakta, hatta genelde ürünün üreticisinin kimliği dahi bilinmemektedir. Ürün üzerindeki marka, tek başına, ürünün kaynağı ve kalitesi konusunda tüketici için yeterli bir referans oluşturmakta ve tüketiciler salt markaya dayalı olarak ürüne itibar etmektedir[1].

Ekonomik hayatın vazgeçilmez unsuru olan marka, her hukuk sistemine göre farklı tanımlanmakla birlikte en temel anlamıyla, bir ürünü veya hizmeti benzeri ürün veya hizmetlerden ayırt etmeye yarayan her tür işaret olarak tanımlanabilir[2]. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca ise marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilen kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işarettir[3].

Markanın temel işlevi malı ya da hizmeti ayırt etmesi, malın ya da hizmetin kaynağı ve kalitesi konusunda tüketiciye garanti vermesidir. Markanın işletme sahibini, ürünün üreticisini, hizmetin sağlayıcısını gösterme işlevi, kural olarak, yoktur. Yani bir markanın ticari hayattı işlevlerini kaynak gösterme, ayırt etme, reklam ve kalite (garanti) fonksiyonu olarak sıralamak mümkündür[4].

Markanın sağladığı koruma markanın tescil edilmesi ile elde edilir[5] ve kapsamı, her ne kadar onun hukuki niteliği ile bağlantılı olsa da mahiyet itibari ile markanın hukuki niteliğinden farklıdır. Markalara ilişkin koruma, tescili mümkün olan bütün işaretler için söz konusudur. Markanın tescilinden sonra markadan doğan haklar münhasıran marka hakkı sahibi tarafından kullanılabilecektir.

Tescilli bir markanın sahibine sağladığı haklar ise,

  • Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını önleme
  • Aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleme
  • Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılmasını önleme
  • İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılmasının yasaklanmasını talep etme
  • İşaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmadığı halde işaretin aynısının veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması halinde ilgili kullanımın yasaklanmasını talep etme
  • İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasını önleme
  • İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılmasını önleme
  • Haksız kullanımdan dolayı tazminat talep etme
  • Marka hakkını lisan yolu ile başkasına kullandırabilme
  • Marka hak sahibi olarak veya izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulun ürünlerin üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme hakkına sahiptir[6].

Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre onar yıllık dönemler ile uzatılabilir[7].

Tescil edilmemiş bir marka ise ancak TTK haksız rekabet hükümleri kapsamında korunacaktır.

I. Marka Hakkına Tecavüz

Marka sahibinin izni olmaksızın, markanın ve marka ile aynı olan herhangi bir işaretin[8];

Tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması
Aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması
Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması kullanmak
Ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle taklit etmek
Ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak
Lisans yoluyla verilmiş hak kapsamını izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek
Mal veya ambalajı üzerine koymak, işareti taşıyan malların piyasaya sürmek, teslim edilebileceğini teklif etmek, bu amaçlarla stoklamak veya işaret altında hizmetleri sunmak ya da sunulabileceğinin teklif etmek, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanmak,
Kullanıma ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmadığı halde aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanmak
Ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanmak
Hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanmak[9]

Marka hakkına tecavüz niteliğindedir ve marka hakkı sahibinin münhasıran kullanmaya yetkili olduğu haklarını ihlal eder.

◊ İhlal Halinde Başvurulabilecek Cezai Yaptırımlar

Başkasına ait tescilli marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz edenler hakkında yasada hem hapis hem de adli para cezası hükümleri öngörülmüştür. Şikayet üzerine;

Marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi Marka hakkına tecavüz edenler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, yine bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Yukarıda sıralanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ise ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi gerekir[10].

Yasada ayrıca başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmayacağı da açıkça hüküm altına alınarak şahsi cezasızlık sebebi belirlenmiştir.

Öngörülen suçlar ile ilgili görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılacaktır[11].

Marka hakkının ihlali suçları sebebiyle el konulan veya muhafaza altına alınan suça konu eşyanın sayısı, ebadı veya niteliği gibi nedenlerle emanet bürosunda muhafaza edilemeyecek olması hâlinde, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda numune alınması mümkün olan eşyadan yeteri kadar numune alınmasını müteakip geri kalan suç eşyası mahallin maliye teşkilatına gönderilir.

Numune alınmak suretiyle mahallin maliye teşkilatına teslim edilen suça konu eşyanın, zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı ya da muhafazasının ciddi külfet oluşturması hâlinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hâkim, kovuşturma aşamasında hükümden önce mahkeme tarafından imhasına karar verilir[12].

◊ İhlal Halinde Başvurulabilecek Hukuki İmkanlar

Marka hakkı sahibi, tescilli marka hakkına tecavüz hallerinde Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinden mevcut değilse bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesinden[13];

1. Fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini talep edebilir.
2. Muhtemel tecavüzün önlenmesini talep edebilir.
3. Tecavüz fiillerinin durdurulmasını talep edebilir.
4. Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini talep edebilir.
5. Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasını talep edebilir. Ayrıca el konulan söz konusu ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması talep edebilir.
6. Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasını talep edebilir.
7. Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesini talep edebilir[14]. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşecektir.

Ayrıca marka hakkı sahibi dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.

İhtiyati tedbirler herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi karşılığında marka sahibinin hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması ile marka hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanmasını kapsamalıdır[15].

Üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir[16].

◊ Marka Hakkına Tecavüz Halinde Tazminat

Marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, marka hakkı sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Hak sahibi ayrıca, marka hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, marka hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilecektir[17].

Marka hakkı sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsayacaktır. Burada özellikle yasanın yoksun kalınan kazançta zarar gören marka hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak hesaplama yapılmasını öngördüğünün de altını çizmek gerekir.

Yani marka hakkı sahibi marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel geliri veya marka hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancı veya marka hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedelini yoksun kalınan kazanç olarak talep edebilecektir[18].

Hesaplamada ayrıca marka hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında marka hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulacaktır.

Marka hakkına konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda marka hakkı sahibinin itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat da istenebilecektir[19].

◊ Hukuki Taleplerde Zamanaşımı

Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanacağından tazminat davaları için öngörülen öğrenmeden itibaren bir ve her halde on yıllık zamanaşımı süreleri geçerlidir[20].

◊ İnternet Ortamında Marka Hakkına Tecavüz Hallerinde Erişimin Engellenmesi Talebi

5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun (“5651 Sayılı Kanun”), internet üzerinden yapılan yayınlarla kişilik haklarının ihlal edilmesi durumunda talep üzerine söz konusu ihlali oluşturan erişime engelleme kararı verilebileceğini, bu kararların verilmesinde de Sulh Ceza Mahkemeleri görevli olduğunu düzenlemektedir[21].

Tüzel kişiler için ise tescilli markalarının, tescilsiz markalarının ve/veya tescilli ticaret unvanlarının haksız rekabet oluşturacak şekilde internet ortamında kullanılmasının tüzel kişinin “kişilik hakkı” bağlamında 5651 Sayılı Kanun korumasından yararlanabileceği söylenebilecektir[22].

Burada özellikle, 5651 Sayılı Kanun’un yaptırımlarından yararlanılabilmesi için yasadaki uyar-kaldır yönteminin uygulanması gerekir. Yani marka hakkı sahibi, marka hakkının ihlâl edildiğini içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı yanıtı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılacaktır.

Talebin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde, marka hakkı sahibi on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilecektir.

Ayrıca, her ne kadar Yargıtay ilgili daireleri arasında fikir ayrılığı olsa da marka hakkına ilişkin tecavüzün önlenmesi ve tazminat talebiyle açılan davalarda Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri gerek ihtiyati tedbir, gerekse yargılama sonucunda hükümle birlikte verdikleri erişimin engellenmesi yönünde talepte bulunulması mümkündür[23].


KAYNAKLAR

[1] Aydoğan, Fatih: Markanın Ticaret Unvanına Karşı Korunması, Mevcut Hukukî Durum – Değişiklik (Madde) Önerisi – İtiraz Yolu Ve/Veya Alternatif Çözüm Yolu Önerisi, İÜHFM C. LXXI, S. 2, s.30

[2] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 4. Madde

[3] Kaya, Arslan: Marka Hukuku, Arıkan Yayınları, İstanbul 2006, s.13

[4] Arkan, Sabih, “Marka Hukuku”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Cilt 1, Ankara 1998, s.38

[5] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7. Madde

[6] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 152. Madde

[7] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 23. Madde

[8] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. Madde

[9] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7. Madde

[10] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 30. Madde

[11] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156. Madde

[12] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 163. Madde

[13] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156. Madde

[14] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Madde

[15] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 159. Madde

[16] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156. Madde

[17] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 150. Madde

[18] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 151. Madde

[19] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 150. Madde

[20] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 157. Madde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 60/2. Madde

[21] 5651 Sayılı Kanun 9. Madde

[22] Bkz. YHGK E. 2013/11-1138 – K. 2014/16, T. 15.01.2014

[23] Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından 5651 Sayılı Kanun’un Türk Medeni Kanun’a göre özel yasa statüsünde bulunduğunun kabulüyle münhasır bir görev tayini olarak kabul edilmiştir. İstikrar kazanan kararlarına göre, genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir kurumunu kullanarak veya esasa ilişkin hükümle birlikte internet ortamından kişilik haklarının ihlali yaratan içeriklere ilişkin olan “erişime engelleme” kararı vermesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir. Bunun yanında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, marka hakkına ilişkin tecavüzün önlenmesi ve tazminat talebiyle açılan davalarda Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’nin gerek ihtiyati tedbir gerekse yargılama sonucunda hükümle birlikte verdikleri erişimin engellenmesi yönündeki kararları onamaktadır.